Oyun Dünyası
  Far Cry
 

Far Cry


Jack Craven adlı karakterimiz filmlerden bildiğimiz esrarengiz geçmişe sahip o eski ajanlardan biri. Genelde aman tanrım yine klişe bir karakter, yine klişe bir hikaye diyeceğimiz noktada durmamız icap ediyor. Çünkü Jack her ne kadar bilindik bir tablo çiziyor olsa bile, bu sefer olayların tadı bambaşka. Oyun, diğerleri için büyük bir yıkım aslında. Gerek kullandığı teknoloji, gerek atmosferi ve senaryosu ile dört dörtlük bir yapım. Yıllar önce Half-Life ile yaşadığımız heyecanı kat kat fazlasıyla yaşattığı gibi var olan ve olabilecek rakiplerinin birkaç adım önünde yerini alıyor. Doom 3 ve Half-Life 2 gibi oyunlar yaptık, şunu şuradan yansıttık, hatta onlar demolarını ve resimlerini yayınlaya dursunlar biz Far Cry’ımızı incelemeye başlayalım.

Öncelikle oyun hakkında bizleri ilgilendiren özel konulardan biri yapımcı ekipte üç Türk’ün yer alıyor olması. Almanya’da yaşayan bu arkadaşlarımız ayrıca kurucu üyelerden. Yapımcı ekibin geri kalanından bir iki kelimeyle bahsetmek gerekirse, dünya karması dememiz yeterli sanırım. Oyun yapımının milletlere özel olmadığını, bilgisayarın ve dilinin her yerde aynı olduğunu belirtip incelememize geçelim hemen.

Jack Carver yelkenlisiyle huzur içinde denizlerde yol almaktadır. Tropik adalardan birine kim olduğu pek de belli olmayan bayan yolcusunu bırakır. Bundan kısa bir süre sonra teknesi saldırıya uğrar. Jack her geçmişi bilinmezlerle dolu klişe karakterler gibi bu saldırıdan sağ kurtulmayı başarır ve adaya çıkar. Bundan sonrası Jack’in hayatta kalma mücadelesi ve adadaki sır perdesini ortadan kaldırmaya çalışmasının hikayesidir. Konu ilk bakışta gayet sığ ve basit görünmesine rağmen ilerledikçe karşımıza çıkan karakterler, beklenmedik şekilde gelişen olaylar atmosferi sürekli canlı tutuyor. Ateş etmek ve saklanmaktan daha fazla yapacağınız bir şey varsa o da merak içinde Far Cry oynamak. Far Cry gerçekten de sağlam bir kurguya sahip. Görkemli grafiklerin de katkısı ile sinema perdesinden çıkmış birçok sahneye oyun boyunca şahit oluyorsunuz ki her anın tadı gerçekten damağınızda kalıyor.


Kullanılan grafik motoru Cry Engine tamamen yapımcı ekibin eseri. Yakın gelecekte bu motorla yapılmış bir çok oyun göreceğimize eminim. Sebeplerini anlamak için oyunu birkaç dakika oynamanız yeterli. Şu ana kadar oyun içindeki detayların en etkileyici olduğu yapım diyebiliriz. Ayrıca bu tür bir oyunda gördüğüm en sağlam karakter animasyonlarına sahip. Karakterlerin hareketleri gerçekçi ve çok yumuşak. Oyunun büyük bölümü tropik bir adada geçse de, kapalı mekanlarda da bulunuyoruz. Canlandırılması gerçekten güç olan orman ortamından, daha az detay içeren binalara girdiğinizde bir kez daha büyüleniyorsunuz.



Kısmen ya da tamamen ormanda geçen bir çok oyunla tanıştık daha önce. Yakın tarihte oynadığım Vietcong: Alpha Fist bunlara iyi bir örnek olabilir. Ancak hiçbir oyunda bu kadar çok detayın bulunduğunu sanmıyorum. Ağaçlar, otlar, sarmaşıklar, sağda ve solda uçuşan kuşlar, böcekler v.b. ... Gökyüzü, deniz, kumsal, orman o kadar iç içe ve gerçekçi ki oturup manzarayı seyretmek istiyor insan. Otların arasında sürünürken ağaçların dallarını ya da yaprakların gölgelerini silahınızın üstünde görebiliyorsunuz. Direkt baktığınızda ise güneş gözünüzü alabildiği gibi, ağacın arkasında sigarasını içen düşmanınızın gölgesini boylu boyunca önünüzde uzatabiliyor. Güneşi arkanıza aldığınızda abartıp karşı tepedeki sniper’ın dürbününden yansıyan ışığıda görmeniz mümkün. Tek tek anlatmaya kalkarsak canınınız sıkılabilir kısacası Far Cry oldukça canlı grafiklere ve de detaylara sahip.

Ortamın görüntüsünü bozan tek şey ise adanın yerlisi olmadıkları belli olan düşmanlarınız. Adada birşeylerin döndüğünü ve bir araştırma merkezi olduğunu anlamanız pek fazla uzun sürmüyor. Dr. Moreau ile ne zaman karşılaşırız acaba diye düşünürken tepenizde uçan helikopter ve çenesi hiç durmayan silahlı tipler sizi düşüncelerinizden arındırıveriyor. Yaratıklar ile karşılaştığınız noktada ise zaten düşünmeye pek vaktiniz olmuyor. Yapay zeka grafikler kadar olmasa bile oldukça iyi. Düşmanlarınız genelde ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Silahlarını doğru dürüst kullanabildikleri gibi, sağa sola koşturuyor, izinizi sürüyor, siper alıyor, kafalarına göre değil grup olarak da hareket etmeyi becerebiliyorlar. Başlarda göze çarpan bir eksiklik, yapay zekanın, çıkarttığınız en ufak gürültüde bile abartı bir şekilde harekete geçmesi idi. Bir hışırtı duyanın hemen genel alarm vermesi oldukça saçma geliyordu. Özellikle adada görülen hawaii tişörtlü adamın karşısında silahlı ve tecrübeli koca bir ordu varken. Ancak oyunda ilerledikçe abartı alarmların aslında boşa olmadığını, sizin hakkınızda atıp tutan askerlerin sizden değil de neden korktuklarını anlıyorsunuz. Bu arada evet düşmanlarımızın tamamı geveze(en azından insan olanların). Sahip olduğumuz dürbün 800 metreye kadar zoom yapabiliyor. Ayrıca o an baktığınız bir noktadaki tüm sesleri duymanızı sağlıyor. Dürbün ile tespit ettiğiniz düşmanlarınız da radarınıza ekleniyor. Bu yüzden, görüş mesafesinin kısa olduğu noktalarda sık sık dürbünü kullanmakta fayda var. Aksi taktirde düşmanınızla burun buruna gelene dek görme şansınız çok az. Ayrıca askerlerin kendi aralarında yaptıkları konuşmaları dinlemek oldukça yararlı olabiliyor. Neler olup bittiği hakkında fikir edinebileceğiniz gibi, az sonra başınıza gelecekler hakkında da ipuçları alabiliyorsunuz.


Sesler oyunda başka önemli bir faktör. Göremediğiniz anlarda duyabiliyor olmak hayatınızı kurtaracaktır. Dürbününüz duvarların arkasını göremediğinden düşmanların yerini tespit etmekte oldukça yararlı. Ayrıca düşmanlarınız sizin gibi sinsice yanınıza yaklaşırken gözlerinizden çok kulaklarınız iş yapıyor. Sürünmeseler de çöküp sakin sakin ilerleyebiliyor, sizi son gördükleri noktalara ateş açabiliyorlar. Yapraklara süründükçe çıkardıkları hışırtılardan kendileri de rahatsız olup çöküp bir süre bekleyebiliyorlar. Çatışmalar aksiyon yoksunu ancak oldukça gergin geçiyor. Ancak bir kez tüm düşmanlarınızı tespit ettiğinizde biraz eğlenmeniz mümkün. Kullanılan fizik motoru oldukça iyi. Ayrıca birçok cisimle de etkileşimde bulunabiliyorsunuz. Başlarda en sık başvurduğum numara, sağda ve solda duran varilleri tepeden üstlerine yuvarlamaktı. Ya da bir noktada çalıların arasında fırlatıp, aynı çalıların arasında saklanmak. Askerler o noktaya doğru yaklaşırken etraflarından dolaşıp arkalarına geçmek, daha sonra yanlarındaki yakıt tankını patlatıp hepsini havaya uçurmak gibi eğlenceli şeyler yapmak mümkün. Tabi bunların hepsi ne kadar sabırlı olduğunuza kalmış. Aslına bakarsanız sabırsız olmak gibi bir şansınız da pek yok. Uzun lafın kısası paldür küldür ortama girerseniz ancak cesediniz çıkar.



Jack yalnızca dört tip silah taşıyabiliyor. Silahlara ek olarak dürbün, el bombaları v.b. ekipmanlar da bulundurabiliyorsunuz. Silah sistemi bana biraz Halo’yu anımsattı. Silahları hızlı bir şekilde değiştirebilmek, tek tuş ile el bombalarını kullanabilmek dozu yüksek aksiyon imkanı sunuyor. Ancak tek kişilik oyunda bunun nimetlerinden çok fazla yararlanma şansımız olmuyor. Ancak yaratıklar ile karşılaştığımızda sıcak sahnelerle karşılaşabiliyoruz. Silah sisteminin nimetlerinden daha çok multiplayer ortamda faydalanıyoruz ki bundan az sonra bahsedeceğiz. Oyunda kullanılan silahların tamamı gerçek hayatta varolan silahlar. Uçuk kaçık bir sürü dengesiz silah yerine ne yaptığı ve yapabilceği belli cihazların kullanılması bence çok daha iyi. Kullanabildiğiniz her silahın karakteristik özellikleri net şekilde aktarılmış oyuna. Zaten her biri daha elinize aldığınız anda farklılıklarını hissettiriyorlar. Bazı silahlara alışmak gerçekten zaman alabiliyor. Mouse’un sağ tuşuyla her silahla zoom yapabiliyoruz. Bu özelliği kullandığımızda karakterimiz daha yavaş hareket ediyor ve mouse hızı oldukça düşüyor. Uzak mesafelerdeki düşmanlara sakince nişan alıp temizlemek için birebir. Ayrıca sniper kullanırken space tuşu ile nefesimizi tutabiliyoruz. Böylece daha az oynayan crosshair daha rahat nişan almamıza imkan tanıyor.

Düşmanları birçok yerinden vurmak mümkün. Genellikle düşmanın kafasına nişan alarak tek isabetle işlerini bitirebiliyoruz. Askerlerin neredeyse tamamının çelik yelek giydiğini düşündüğümüzde zaten çok fazla bir alternatifimiz kalmıyor. Taşıyabildiğimiz silahlar dışında arada bir sabitlenmiş ağır makinelilere ve benzeri silahlara rastladığımız oluyor. Ancak sabit durmak ölmekle eş anlamlı olabildiğinden çok verimli olarak yararlanabildiğimizi söylemek zor. Silahlar dışında oyunda araçlar da mevcut. Bir iki çeşit jip, bot ve en ilginci ise oyunda bir de yelken kanat kullanıyoruz. Tabi bu araçları kullanmak genelde bir mecburiyet değil. Ancak haritaların ne kadar büyük olduğunu düşünürsek uzun mesafeleri katetmek açısından oldukça yararlılar. Bu yararları yanında bu araçların hiçbirinin kapalı bir kokpite sahip olmaması açık hedef haline gelmemize neden oluyor. Bulunduğumuz tropik adada bırakın alternatiflerini, gitmek istediğimiz bir yere yol bulmak bile genellikle güç olduğundan araçları terk edip yürüyerek gitmek daha uzun süre hayatta kalmamızı sağlıyor. Ayrıca araçlar imha edilebiliyor. İçinde olmadığımız sürece bunu bir avantaj olarak kullanmak mümkün. Özellikle düşmanlarımız söz konusu aracı siper olarak kullanıyorsa. Araçları kötü emellerinize alet edebildiğiniz gibi, varilleri tepelerden yuvarlamak, kutuları düşmanların üstüne devirmek, bir taş parçasını atıp dikkatleri başka bir noktaya çekmek gibi numaralar da mümkün. Genelde ister istemez bu numaralara başvuruyoruz. Quick Save özelliği bulunmadığından iki checkpoint arasını canlı geçmemiz gerekiyor. Genelde bu save noktaları aklı başında yerleştirildiğinden pek de bir sorun teşkil etmiyorlar. Ancak bir iki noktada araları bayağı açık. Savaşmaktan çok saklanarak etrafta gezmeniz gerekiyor ki beni pek rahatsız etmedi bu durum. Her an ölüm korkusu daha bir canlı tutuyor atmosferi. Ayrıca Ubisoft yeni patch ile Quick Save özelliğini oyuna dahil edeceklerini duyurdu.

Anlatmakla bitmeyecek birçok ayrıntıya daha sahip olan Far Cry kısaca özetlenebilecek tek bir soruna sahip. Bu sorun da sistem gereksinimleri. Eğer bu sorunu aşabiliyorsanız, neredeyse sıfır bug ile piyasaya çıkan bu şahane oyunu tadına vararak oynayabileceksiniz demektir. Tek kişilik senaryonun ortalama oynama süresi 20 saat civarında. Ancak mod yapımcılarını oldukça memnun edecek oyun daha uzun süre bilgisayarlarımızda yer kaplayacak gibi gözüküyor. Oyunun çıkışından bu yana yapılan birçok single ve multiplayer harita bulmak mümkün.


Tek kişilik oyunda, grafikleri, kurgusu ve atmosfer ile adeta bir devrim olan Far Cry multiplayer ortamda aynı gösterişe pek sahip değil. Öncelikle Far Cry’da üç ayrı multiplayer mod bulunuyor. Free for all ve Team deathmatch zaten aşina olduğumuz multiplayer modları. Üçüncü modumuz ise UT serilerinden aşina olduğumuz Assault. Bir takım bir bölgeyi savunurken diğer takım bu bölgeyi ele geçirmeye çalışıyor. Dolayısı ile oyundaki en zevkli multiplayer modu da bu. Far Cry 32 oyuncuya kadar sunucuları destekliyor. Ancak mevcut haritaların tamamına yakını oldukça büyük. Sunucu tamamen dolu olsa bile zaman zaman etrafta boş boş dolanıp bir saat rakiplerinizi aramak zorunda kalabiliyorsunuz. Gizlilik unsuru ise unsur olmaktan çıkıp can sıkıcı bir hale gelebiliyor. Bunun dışında iyi bir noktaya yerleşmiş bir sniper tüm haritaya ve oyuna hükmedebiliyor ki oldukça can sıkıcı durumlarda kalmanıza neden olabiliyor.


Multiplayer


Multiplayer oynarken üç ayrı sınıf içinden bir karakter seçebiliyoruz. Bu seçim taşıyabileceğimiz silahlar ve yardımcı ekipmanları belirliyor. Grunt: Kısaca bildiğimiz asker. Eğer sürekli sıcak çatışmalara girecekseniz ve silah yelpazesinin daha geniş bir kısmından yararlanmak istiyorsanız kesinlikle seçilmesi gereken sınıf. Sniper: Bilin bakalım bu nedir. Tepeye tüneyip oyunu rezil etmek istiyorsanız ya da takım arkadaşlarınızı kollayıp takım stratejisinin bir parçası olacaksanız seçmeniz gereken sınıf. Sniper rifle dışında ateşli silah olarak sadece tabanca ile başlıyorsunuz. O yüzden sıcak çatışmalara en azından belli bir mesafeden fazla yaklaşmamakta fayda var. Support: Özellikle Assault modunda takımın kurtarıcısı. Support sınıfı oyuncular, baseleri tamir ve inşa etmek, takım arkadaşlarını iyileştirmek gibi becerileri yanında düşman yapılarını imha edebilmek gibi özelliklere sahip.

Hem tek kişilik senaryoda hem de multiplayer'da bir çok silah mevcut. Yukarıda bahsettiğim gibi bu silahların tamamı gerçek. Hayal ürünü aletler can sıkıyor zaten.

Machate: Ormandaki otları yada rakiplerinizi doğrayabilirsiniz. Oyunda sahip olduğunuz tek yakın dövüş silahı.
Falcon 357: Yarı otomatik tabanca. Şarjörü 8 kurşun alıyor. Düşmanın kafasına yapacağınız tek mermilik bir atışla rakibinizi öldürmeniz mümkün. Biraz fazla sekse bile M4’ten çok daha fazla kullanacağınız kesin.
MP5 SMG: Artık hepimizin aşina olduğu silahlardan biri. Artı olarak susturucusu mevcut. Normal atış modunda seri ateş ederken alternatifinde tek tek ateş etmeniz mümkün.
P90 SMG: Şarjörü en kısa sürede değiştirilebilen ve en seri ateş eden silahlardan biri. Ancak çelik yelek sahibi oyunculara karşı pek etkili değil. Bu yüzden gövdeye değil kafaya her zamanki gibi.
M4 Assault Weapon: Shooter'ların vazgeçilmezlerinden M4. Oyunda en sık kullanacağınız silahlardan biri. Yüksek hasar, seri atış ve kontrol etmesi çok daha kolay.
AG36: Grenade Launcher sahibi makineli tüfek. Genel olarak oldukça etkili olsa bile Friendly fire açık serverlarda sıkça takım arkadaşlarınızı temizlemenize neden olabiliyor.
OICW Assault Weapon: Yine bir makineli tüfek. Ancak çarpma anında patlayan kurşunlara sahip kendisi. Alternatif atış modunda elbette.
Jackhammer Shotgun: Yarı otomatik Shotgun. Özellikle dar alanlarda ve kısa mesafelerde çok etkili. Etki alanı mesafe uzadıkça genişlediğinden açık alanlarda pek kullanmanızı tavsiye etmiyorum.
Sniper Rifle: Pek açıklamaya gerek yok. Ateş ederken space tuşuna basıp nefesinizi tutmayı unutmayın. Şarjörde kurşun olduğu sürece dürbün kapanmadığından seri şekilde kullanmak mümkün.
Machinegun: Ağır makineli tüfek. Oldukça seri ateş edebiliyor ve en yüksek hasarı veriyor. Ancak nişan almak ve namluyu hedefin üstünde tutmak pek de kolay değil. Ayrıca koşma hızınız taşıdığınız silahlara bağlı olduğundan, oyuncuyu oldukça yavaşlatıyor.


Bu silahların yanında belli başlı ekipmanlar taşıyabiliyoruz. El bombası, flashbang ve sis bombası sık sık kullanacaklarımızdan. El bombaları silah sisteminden ayrı tutuluyor. Aralarında geçiş yapmak için bir tuş daha atamanız gerekli. Default ayarlarda el bombası ‘g’ tuşu ile atılıyor. Diğer tuşları da yakına alırsanız çatışma anında olukça seri olarak kullanmak mümkün. Sadece şarjör değiştirirken el bombası atamıyorsunuz. Bombalardan sonra en çok kullanacağımız ekipman ise dürbün. Yukarıda bahsetmiştik marifetlerinden. Ayrıca el feneri, patlayıcılar ve sağlık paketleri emrimizde. Taşıdığımız ve araçların üzerindeki silahlar dışında üslerde sabit silahlar bulmamız mümkün. Sadece iki çeşit sabit silah mevcut.
Mortar: Oldukça uzun menzilli ve inanılmaz etkili ancak ilk atışta hedefi bulmak biraz güç. İyice alışana kadar bol bol kullanmak gerekiyor. Ancak siz biraz aşağı biraz yukarı ayar çekmeye çabalarken diğer oyuncuların eğlencesi haline de gelebilirsiniz. Sık sık arkanıza bakmakta fayda var.
Vulcan Minigun: Bu hoş görünümlü makineli oyunda en seri ateş edebilen silah. İsabet oranı da oldukça yüksek. Ateş altında kalırsanız tek başınıza uğraşmak yerine takımdaki Sniper’a rica ediverin derim.


Far Cry 2

Far Cry 2 , birinci oyundaki güzelim Mikronezya adalarında (Okyanusya) değil iç çatışmalarla çalkalanan 3. dunya ülkelerinin bulundugu yer olarak görülen Afrika’da geçiyor ki Ubisoft oyunun yapımına başlandıgı süreçte bir ekibi Afrika’ya gönderip doğa ve ikliminin çözümlenmesini istemiş. Yapılan bu çalışmalar dogrultusunda oyun içinde doğa olaylarını gerçekte oldugu gibi yansıtılmaya çalışmış. Bunlardan en göz alıcı özellikler ise iklim, doğanın kendini yenilemesi ve alev-rüzgar etkileşimidir.

Oyunun menusu eski bir defter üzerine hazırlanmış vızır vızır gezen bir sinekle birlikte, 4 zorluk seviyesi ve 9 farklı karakter seçimi mevcut. Bu karakterler oyun süresince karşınıza çıkacak ve birbirinize türlü yardımlarda bulunacaksınız. Örnegin öleceğiniz bir anda sizi çatışma bölgesinden uzaklaştıracak ve ortalığı temizleyecekler, gerektiginde siz onların çağrısına koşup görevleri birlikte yapacaksınız. Tabii buradaki seçim tamamen oyuncunun özgürlüğüne bırakılmış. Bu arada görevlerde bu arkadaşlarınızı kaybedebilirsiniz.

Tropik Adalardan Afrika’ya

Oyuna bir taksinin içinde baslıyoruz, Hava alanından yeni gelmişiz ve Pala denilen merkeze dogru ilerliyoruz, bu ilk taksi turumuz Afrika’nın iç yüzüyle etkileşime girdiğimiz ilk sahne. Ana görevimiz Afrika’daki çetelerin arasını açıp, onları çatışmaya sürükleyen Jackal adındaki silah kaçakçısını temizlemek. Doğal yaşam, çeteler, yakılmış mahalleler ve sıtma hastalıgımız bu tur sürecinde göreceklerimizden. Pala’daki otele vardıgımızda başımız dönuyor ve bayılıyoruz…

Şansa bakın ki uyandığımızda yanı başımızda bulduğumuz adam Jackal’ın ta kendisi, odada belgelerimizi incelediğini görüyoruz, bizi tehdit ediyor ve kimsenin kendisine bir şey yapamayacagını bir gövde gösterisi eşliğinde dile getiriyor ardından bizi öylecene bırakıp gidiyor O.o Bu arada tam toparlanmışken bölgedeki iki büyük çete arasında çatışma çıkıyor. Tekrar bayılıyoruz ve Afrika yolculuğumuz gerçek anlamda başlamış oluyor.

Stalker gibi geniş alana yayılmış özgür FPS’lerden Far Cry 2‘de özellikle yeni-geliştirilebilir silah çeşitleri, geliştirilmiş yapay zeka ve alev grafikleri (daha önce hiçbir oyunda böylesine kapsamlı bir alev yayılım sahalı yangın görmedim) en çok dikkatimi çeken özelliklerdi. Özellikle alevlerin yayılımı doğal olaylara bağlı gelişiyor, rüzgarlı bir havanın ateşin yönünü ve hızını belirgin bir biçimde etkilediğini görmemiz buna en güzel örnek olsa gerek. Bununla birlikte ormanlık alanda bir araç patladıgında dev agaçlardan parçalar kopabiliyor veya kademeli olarak yanmaya başlayabiliyorlar. Özellikle kuru ot ve samanların bulunduğu bölgelerde molotof kokteyli ile düşmanınızı yanma tehlikesiyle başbaşa bırakabilirsiniz. Ancak bu çemberde kalabileceğinizi de unutmayın.

Oyunda 4 farklı ekipmanımız var.

1. Rambo bıçağı

2. Tek el silahlar: Pistol vb.

3. Ana silahlarımız: Sniper, Taramalı ve pompalı tüfekler

4. Özel silahlar: Alev silahı, Roket atar, Makinalı …

 

Haritamızda ‘Tabanca’ resmiyle gösterilen cephaneliklerden bu silahları alabiliriz. Tabii bunların ötesi yani extra istekleriniz için görevlerden kazandığınız elmaslarla ödeme yapmanız gerek. Yeni silahların siparişi, eski silahların geliştirilmesi, yeni giysiler vb.. işlemleri bir bilgisayardan hallediyoruz. Bu arada uzun süre kullandığımız ve yerden aldığımız silahlar tekleyebiliyor. Şarjör veya mermi takılı kalıyor bu gerçekçi olarak düşünülmüş ancak çatışma sırasında düşmana doğru koşarken takılınca sinir olabiliyorsunuz. R’ye (reload) sık sık basarsanız karakter sorunu daha çabuk hallediyor

Oyunun ana görevlerini Pala bölgesinde bulunan iki düşman grup olan UFLL ve APR komutanlarından alıyoruz. Zaten ikincil amacımız bu gruplar arası düşmanlıktan faydalanarak birbirlerini yok etmelerini sağlamak. Çoğu zaman bir grup için diğerinin önemli bir liderini veya bir bölgesini yok ettiğimiz oluyor. Bir grubun görevini yaptığımızı digerinin anlamaması bir eksi tabii. Stalker oynarken bu düşmanlık konusunda başım yandığından Far Cry 2‘de de görev almadan önce hayli düşündüm ancak hangi tarafta olduğumu anlamadıklarını gördüğümde içime su serpildi =)

Oyunda bilgi toplama, yok etme, suikast vb.. farklı görevlerimiz var ancak bunlar yapılış itibariyle hep aynı olabiliyor. Şöyle ki; bir bölgeye gidiyoruz, temizliyoruz ve ardından bizden isteneni yapıyoruz. Çok da teknik değil. Ayrıca farklı yerlerde aynı görev tiplerinin bulunması can sıkıcı olabiliyor. Örneğin cephanelikten aldığınız görevler hep bir kamyonun yok edilmesi üzerine..

Haritamız oldukça geniş bir bölgeyi kapsıyor ve oyunun %50′lilerinden sonra bunun bile dışına çıkabiliyoruz. Haritada yollar, topografya ve su coğrafyası iyi gösterilmiş. Görev bölgelerine giderken bu çok yönlü haritayı kullanma konusunda ustalığa erişeceğinize eminim. Oyunda görev bölgelerine gitmek için otomobil, jip, bot, planör gibi araçlar bulabiliyoruz, özellikle yapımcılar karakterimizin hızlı koşunca yorulup yavaşlamasını da düşünmüş olacak ki her bölgede bir boş araç mevcut. Ancak hemen heveslenmeyin haritanız ve aracınız var diye, oyundaki kavşakların çoğunda çeteler bulunmakta ve buralardan geçmeniz için ya ortalıgı temizlemeniz gerekiyor ya da gaza basmanız. İkinci seçenekte jipleriyle peşimize takılıp arkadan bir güzel tarıyorlar. Bölgeden geçip gitmenizi daha sonra arkadaki araba durunca el bombası atmanızı öneririm böylece düşmanı patavatsızca öldürmüş oluyorsunuz. Bu arada mermi ve el bombası öldürdüğünüz her düşmanda mevcut olduğundan bu konuda sıkıntı yaşamayacaksınız, sağlık konusu ise zorluk seviyesine göre değişiyor. Kullandıgımız araçlar hasar alınca tamir edilebilse de eski hızına kavuşamıyor. Ayrıca Ubisoft üşengeç arkadaşlarımız için haritanın uç bölgelerine otobüs seferleri düzenliyor.

Evet hep düşman dedik, ”hiç sivil yok mu bu canına yandıgımın Afrika’sında?” diye sorabilirsiniz. Aslına bakarsanız yok, çoğu oyunda gözardı edilen bir konudur sivil kadın ve çocukların olmaması (bu konuda takdir ettiğim tek oyun The Witcher). Doğal çevreye baktığımızda Ceylan ve Zebra gibi bölgeye özgü hayvanlara rastlayabiliyoruz ancak bu fauna oldukça sınırlı, beklediğimiz yırtıcı-etciller yok. Eminim etobur hayvan sürüleri ve yırtıcı gruplar (aslan,timsah vs.) olsaydı ortam daha gerçekçi olabilirdi. Oyunda gece ve gündüz birbirine bağlanmışken iklim de buna uygun nitelikler içermekte ancak (benim options ayarlarından mıdır nedir) oyunda yagmur yok! Evet, çok şiddetli fırtınalar oldu ancak yağmur yağışı gözlemlemedim. Stalker ne kadar yağmurlu ve bulutluysa Far Cry 2‘de o kadar güneşli ve alevli diyelim (:

 

Sonuç olarak;

Her ne kadar Far Cry 1 sevenler tarafından ilk oyundan bağımsız ve serinin adının para kazanmak amacıyla kullanılması olarak görüldüyse de Far Cry 2, fps türüne getirdiği yenilikler (alev yayılımı bir çok yeni oyunu etkileyecektir. Bkz: (COD - World at War) muhteşem grafikleri ve sistem dostu oluşuyla oynanılmayı hak eden bir oyun.

 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol